Salı, Aralık 20, 2011

Bir Noter Macerası

Abarttığıma bakmayın ortada macera falan yok. Maksat başlık afili dursun. Neyse afili başlığım ve ben "Öğrenci evindeki dağınık oda"da oturmayla yatma arasında bir halde bakışıyoruz. O bana göz kırpıyor "hadi dök içindekileri" diye, ben ona bakıyorum "canım çok sıkılıyor panpişim" diye. Sonuç olarak madem bu yeni kaydı açtık yazayım bari diye düşünüyorum. [Bunları yazarken aslında yazma eylemini gerçekleştiriyor olmam da pek bir ironik geliyor, öyle içimde kendi kendime bir tartışma yaratıyorum işte.] 

Neyse konuya dönersek, bu sene, sonunda devlet amca / baba / dayı her neyse bana burs vermeyi kabul etti, tabii önce benim notere 46 TL vermem şartıyla. Tamam buradaki çelişkiyi sorgulamak istemiyorum. Zaten noterde sıra falan da beklemediğimden kendimi şanslı saymalı ve susup oturmalıyım. 

Bugün sabah normal koşullarda sol tarafımdan kalkmamın imkansız olmasını geçersek oldukça sinirli ve uykulu olarak alarmı kapattım. Otobüse bindiğimde havasızlıktan dolayı sinirim daha da arttı. Sonra kampüs girişinde otobüste yapılan standart kimlik kontrolünde kızın tekinin bavulu andıran çantasından iki saat kimliğini çıkaramamasıyla birlikte sinirlerim iyice zıpladı. Okula girerken de dört ders Java ve iki ders Ayrık Matematiği düşündüğüme göre yüz ifademi ne siz sorun ne ben söyleyeyim. Java dersinden sonra Ayrık Matematiğe katlanamayacağımı düşünerek eve gitmek üzere yola koyuldum. 

4.Noter bizim evin bir durak ötesinde olduğundan bari şu işi halledeyim de sonraya kalmasın düşüncesiyle 1 durak önce inip notere gittim. Şansıma bomboştu ama işlemde yapmıyorlardı. Kimliğimi ve 50 TLmi bırakıp [noterde bozuk para ve 5 TL kıtlığı olduğundan para üstünü dönüşte almak kaydıyla oradan ayrıldım] 1,5 saat sonra dönmek üzere eve doğru yola koyuldum. Bu sırada hafif bir yağmurda vardı dışarda. Şimdi düşündüm de "ya doluya yakalansaydım". Bir durak falan ama eve gidene kadar halim nice olurdu düşünmek bile istemiyorum. 

Eve geldim internet, çokonat, internet, çokonat, uyku şeklinde bir 1,5 saat geçirdim. Hatta alarmın çalmasından 2 -yazıyla iki- dakika önce arayan babamı takdir ve tebrik ediyorum. Telefonun sesini ilk duyduğumda hayır bu alarm olamaz diye tam mızıldanıyordum ki zaten melodinin her sabah uyandığım melodiye benzemediğini fark ettim. Benim bu fark ediş süremde Amy'ciğim "Well sometimes.." demeye başlamıştı. Babacığımda tam noter işini sormak için aramış. Telefon görüşmemi yaptıktan sonra hemen uyurken kenara koymaya zahmet etmediğim ve bu sebeple yatağımın üstünde duran çantam, montum ve emektar mp3 ümle birlikte yollara koyuldum. 

Yağmur hafiften atıyordu gene. Notere gittim ne göreyim! Yine boş. İçimden kötü kadın kahkahaları atarak bankoya ilerledim. Görevli imzalamam gereken kağıtları getirdi, işte isim okudum imza falan filan. Ben kağıdı okuyorum bir baktım eleman tepemde dikiliyor ve hala tekrarlıyor "Şuraya atıyorsunuz imzayı." diye. "Önce okumak istiyorum" dedim. Ne dese beğenirsiniz? "Hanımefendi siz imzayı atın zaten bir nüshası sizde kalacak o zaman okursunuz." Yüzüne ciddi olup olmadığını anlamak için baktım, bir de ne göreyim! Böyle ciddi ciddi bakıyor yüzüme. Ben içimden "işte böyle insanlar..." ile başlayan cümleler kurarken "İmzayı attıktan sonra okusam ne olur okumasam ne olur." diyerek konuyu kapattım. Hızlıca burs ile ilgili olan bölüme göz atarak fiyakalı imzamı atıverdim hemen. Eve doğru yürürken yağmurun hızlandığını fark ettim ama sonuçta destinatiton home olduğu için o cool yürüyüşümü bozmadım. 

Noter maceram burada bitti ama yazıyı bitirsem mi bitirmesem mi çok kararsızım. Zaten akseptans mektubum hala gelemedi. Madem geç yollayacaktınız benim "Taranmış kopyasını yollayın bari." fikrimi niye kabul etmediniz be vicdansızlar diyesim var, hatta dedim gitti. Anca "The Letters of Acceptance will be sent soon." de sen zaten. Nasıl bir 'soon' bu anlamadım. Sanırım ablamın 'birazdan' anlayışı gibi olacak bu 'soon'. Zira Kasım' dan sonra başlanacak gönderilmeye dediler Aralık bitiyor a dostlar. Bak yazdıkça sinirlerim bozuldu. Kendime normal bir yemek yapsam iyi olacak. Annemden tarif alma zamanı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder