Pazartesi, Eylül 05, 2011

Yol Günlükleri - İstikamet Çorum

Merhabalar!

Bu yazıyı siz okurken ben tekrar Lüleburgaz' da olacağım. İnternetsiz hayat zor azizim. Gelecek (geçmiş) bayramınız kutlu olsun :)


27 Ağustos 2011 - 15.32

Bizim ailemiz biraz gariptir, "Şuraya gidelim mi?" denildiğinde genelde en kısa zamanda hazırlanıp yola koyuluruz. Babam dün "Bayramda Çorum'a gidelim mi?" diye sorduğunda da akşama çıkar mıyız diye düşündüm bir an. Neyse ki bugün saat 12' yi biraz geçerken Lüleburgaz' da ki evimizin önünden yola çıktık. Direk Pınarhisar - İstanbul istikametindeki otobana girdik - ki bayram nedeniyle geçişler bedavaydı - ben bu satırları yazarken de İstanbul' u çıktık / çıkmak üzereyiz. İstanbul trafiği yaklaşan bayram + haftasonu sebebiyle çığrından çıkmıştı. İnsanların şeritler arası dolaşmasını hayretler içinde izledim. Herkes aklını peynir ekmekle yemiş resmen. Yol boyu özellikle dikkat ettiğim bir Audi ( A5 olsa gerek) sürekli şerit değiştirmesine rağmen en son yine arkamızdaydı. Neyse neyse. Tuzla' dayız şu an diye düşünüyorum. Artık bir mola zamanı olabilir.

21.27

Yol boyunca kayda değer çok bir şey olmadı, arada bir saçma hareketlerde bulunan şoförlere sövdük falan, her zaman ki gibi işte. Bir benzin istasyonunda kendi arabasıyla aynı başka bir arabaya eşyalar bırakıp sonra onun kendi arabası olmadığını fark eden adama baya güldük. Bolu civarlarına gelirken hava ciddi anlamda soğudu. Ceketi giymemek için kendimi zor tuttum. En son 19.30 gibi isminin Köroğlu olduğunu düşündüğüm bir mola yerinde iftarı yapmak için durduk, durmaz olaydık. Bir kase çorba 4,50tl, bir tabak pilav/makarna 5tl, etli yemekler 12tl gibi uçuk fiyat etiketleri vardı. Tabakların ÖSEM' de kullandıklarımızdan olduğunu söylersem 18 Mart' lı arkadaşlarım ne dediğimi anlayacaktır. Ablamla biz arabaya geldiğimizde, oradaki birinin sorup soruşturmadan arabaları yıkadığını gördük, bizim arabada kurbanlardan biriydi. Orada adamla tartışmaya girmemek çok zordu, ama  bir şekilde başardım kendimi tebrik ediyorum. Oradan çıktık ve şu an Ankara' ya yaklaşıyoruz. Az önce 1580 rakım gördüm, biz rakımı 2 görmeye alışkınız baş ağrısı yaptı bana bu yükseklik. Bakalım saat kaçta Alaca' da olacağız. 

Not: Yolda uyuyamamaktan nefret ediyorum.

28 Ağustos - 23.09

Evet tarihten anlaşılacağı üzere çoktan geldik. Sadece yolun geri kalanında o kadar yorgundum ki saat 11 gibi uyumuştum. Parçalı hallerde yolun kalan kısmında uyudum denilebilir. Elmadağ' ı geçtikten sonra bir yerde çay molası verdik, orada kısmen ayıldığım söylenebilir. Gece 01.30 gibi Alaca' ya girmiştik sonunda. Sahur için uyuyamamak biraz zor oldu ama son 2 gün diye sabrettik. 

Not: Alaca çok soğuk!

Bazı fotoğraflar çekmiştim ama bilgisayara atamadığımdan ekleyemiyorum :(

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder